Modern eğitim anlayışını benimseyen eğitimciler, öğrenciyi tanıyarak etkin bir öğrenme yaklaşımı uygulamaya koyarlar. Bu kapsamda, erken çocuklukta öğrenme yaklaşımlarını değerlendirerek çocuğun seviyesine uygun bir şekilde gereksinimlerini gidermeye çalışırlar. Çevreyle etkileşim, bilişsel düzeyler ve davranışlar öğrenme sürecini büyük ölçüde etkiler. Pedagogların tavsiyesi doğrultusunda tüm yaklaşımları müsait zamanlarda değerlendirerek etkili öğrenmeye olanak tanırlar.
Erken çocukluk döneminin özellikleri
- 3 yaşından 6 yaşına kadar dönemi içine alan bu süreçte çocukların bir hayli hareketli ve uyumsuz oldukları gözlenir.
- 2,5 yaşından sonra başlayan bu hızlanma sonucunda dikkat dağılmaya ve zayıflamaya başlar.
- Sosyalleşmek ve dikkat çekmek için akranlarıyla veya büyükleriyle en sevdiği eşyalarını ve oyuncaklarını paylaşmaya başlar.
- Karanlıktan ve yalnız kalmaktan çok korkar.
- 5. yılın sonunda sosyal bir varlık olduğunu düşünür ve bağımsız hareket etme eğilimine girer.
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki ortaya atılan gelişim kuramları erken çocukluk dönemi yaklaşımları ve stratejileri farklılıklar ve fikir ayrıklarına rağmen çocuğun gelişim sürecine katkı sağlamaktadır.
Erken çocukluk dönemi eğitim yaklaşımları
Proje tabanlı öğrenme yaklaşımı
Bu dönemde çocuğun bilişsel düşünme etkinliklerini destekleyip faaliyetlere katılımını sağlayan, değişik materyal, araç ve gereçleri kullanarak kişisel gelişimine ve öğrenimine yardımcı olan bir modeldir. Proje tabanlı öğrenme yaklaşımında; çocukların düşünmesine, problem çözmesine, olayları sorgulamasına, bilgiyi işleme-erişme, harmanlama gibi karmaşık süreçlerden pozitif olarak geçmesine yardımcı olunur. Seviye uygun projelerin ferdi ya da küme çalışması halinde oluşturulması tercih edilebilir.
Bu yaklaşım, çocuklara bilginin hazır bir şekilde verilmesine izin vermez, buna mukabil bilgiye ulaşma yollarını gösterir. Öğrenci bilgiler arasında ilişkilendirme yaparak, yeni bilgilerin üretilmesine ve oluşturulmasına doğrudan etki eder.
Proje tabanlı öğrenme yaklaşımını uygulayan eğitim kurumları ya da ebeveynler, çocuklarına sorumluluklarının farkına varabilme, eleştirel düşünme, araştırma yapma ve işbirliği yaparak çalışmayı ve bu doğrultuda eğitim faaliyetlerine devam etmesine fırsat verirler.
Montessori eğitim yaklaşımı
Çocuğu merkeze alan Montessori yaklaşımı, eğitimcinin sadece rehber olmasına, öğrencilerin doğal sürecinde öğrenmeye katılmasına olanak tanır. Bütün bunları gerçekleştirmek için oyun araç olarak kullanılır.
İtalyan asıllı eğitimci Maria Montessori tarafından ortaya atılan erken çocuklukta öğrenme yaklaşımlarından bu metot ülkemizde en fazla uygulanan ve beğenilen sistemdir. Çocukların oyuncaklarla sonuç almasına yönelik deneme yanılmalar, bizzat deneyimleyerek keşfederek öğrenmeye sevk eder.
Montessori eğitim modeli her öğrencinin kendine has bir öğrenme yeteneğinin olduğuna ve diğer çocuklarla kıyaslanma ve karşılaştırma yapılmamasına özen gösterir.
Bu eğitim stratejisi çocukların akademik gelişimlerini destekleyerek, çevresiyle etkileşim sürecinin kısalmasına yardımcı olur. Yaşça birbirine yakın olanlar kümelenerek rehber öğretmenin gözetiminde, bağımsızlık duygusu kazandırılarak öğrencinin ilerlemesi hedeflenir.
Valdorf eğitim yaklaşımı
Öğrencilerin eğitimi sanat yoluyla öğrenmesi temeline dayanır. Amaca ulaşmak için Montessori eğitim yaklaşımında olduğu gibi merkezde oyun vardır. Küçük bireylerin erken dönemde eğitim sevgisini kazanması için desteklenmesi, dolayısıyla mevcut potansiyelini ortaya çıkarmak için koşulların oluşturulması fikrini öne sürer.
Valdorf yaklaşımında günlük rutinlerin oyunlaştırılarak öğrenciye öğretilmesi amaçlanır. Bu yaklaşımı benimseyip uygulayan anaokulları öğrenme süreçlerini doğal bir biçimde destekleyerek, çocuğun bireysel hareket etmesine dolayısıyla okul zorlamasının ortadan kalkmasına olanak tanır. Çocuk oyun oynayarak özgür düşünür, hayal dünyası gelişir, dolayısıyla bağımsız ve bireysel hareket etme yetisi kazanır.
Reggio Emilia eğitim yaklaşımı
Somut eğitim materyalleri kullanılarak çocukların aktif rol almasına ve sembolik araç gereçler ile kendini ifade etmesine olanak tanıyan bir eğitim yaklaşımıdır. Öğrencilere hazır bir paket program öğretmek yerine onlarla işbirliğine gidilerek bir konu hakkında proje üretmesine destek olunur.
Reggio Emilia eğitim yaklaşımını tercih eden eğitim kurumları veya ebeveynler çocuklarında olayları derinlemesine inceleme, sorgulama, araştırma, keşfetme fırsatı yakalamak için karma sınıflar oluşturulur.
Bank Street eğitim yaklaşımı
Bir grup psikolog ve öğretmen tarafından ortaya atılan bu modelde, öğrencilerin gelişim ve öğrenme süreçleri yakından gözlemlenir, ortaya çıkan verilerden yola çıkılarak, çocuğa uygun ideal eğitim yöntemi ve ortamı bulunmaya çalışılır.
Bank Street eğitim yaklaşımında öğrencilerin etkin bir şekilde estetik, sosyal, bilişsel, fiziksel ve duygusal özelliklerinin bir bütün olarak önemine dikkat çekilir.
Froebell eğitim yaklaşımı
Alman eğitimci Froebell tarafından ortaya atılan bu metodun özünde, çocukların sosyal iletişiminin güçlenmesi ve fiziksel aktivitelerle desteklenmesi yer alır. Diğer erken çocuklukta öğrenme yaklaşımlarında olduğu gibi Froebell yaklaşımı da oyunun gücüne inanır ve öğrenmede amaca ulaşmanın bir aracı olduğu tezini savunur.